Kitap okursak zeki olur mu ?

Duru

New member
Kitap Okursak Zeki Olur muyuz? Bir Kişisel Bakışla Başlayan Tartışma

Selam dostlar,

Geçenlerde bir arkadaş ortamında şu soruya denk geldim: “Kitap okursak gerçekten zeki olur muyuz?” İlk anda basit bir soru gibi görünüyor ama düşündükçe içinden çıkamadım. Çünkü kitap okumakla zeka arasındaki ilişki, sandığımız kadar düz ve mekanik değil. Bu forumda sizlerle kendi düşüncelerimi paylaşmak, sonra da hep birlikte tartışmak istiyorum.

Okumak ve Zeka Arasındaki Karmaşık İlişki

Toplumda kitap okuyan insanların daha bilgili, daha kültürlü ve haliyle daha zeki olacağına dair bir inanış var. Ama mesele bu kadar basit mi? Bence değil. Çünkü kitap okumak, tek başına zekâyı artıran sihirli bir işlem değil. Zeka dediğimiz şey; analitik düşünme, problem çözme, yaratıcılık, empati, ilişkisel kavrayış gibi çok boyutlu bir yapı. Kitap okuma bu alanların bazılarını besleyebilir ama tek başına yeterli değildir.

Mesela matematik problemlerini çözmede pratik yapmak, bir müzik aletinde ustalaşmak ya da sosyal ilişkilerde derin bağlar kurabilmek de zekânın farklı yüzlerini ortaya çıkarır. Kitap okumak ise bunların yanında bir araç olabilir, ama asla tek başına belirleyici değildir.

Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Birçok erkekle bu konuyu konuştuğumda şunu fark ettim: Onlar kitap okumayı daha çok bir “strateji” meselesi olarak görüyor. Yani hangi kitap okunmalı, hangi bilgi işimize yarar, hangi alanda hızlı çözüm üretiriz gibi sorular üzerinden yaklaşıyorlar. Örneğin iş hayatında başarılı olmak için kişisel gelişim kitapları, liderlik teorileri ya da teknolojiye dair yayınlara yöneliyorlar.

Bu yaklaşımın artısı şu: Erkekler kitap okumayı pratik bir amaçla ilişkilendirdiklerinde elde ettikleri bilgiyi doğrudan hayata geçirmekte daha kararlı oluyorlar. Ancak eksisi de var: Böyle bir bakış, kitabı sadece bir “araç” haline getirip, onun sunduğu derin düşünsel ve duygusal boyutları gözden kaçırabiliyor.

Kadınların Empatik ve İlişkisel Yaklaşımı

Kadınların kitapla ilişkisi ise daha empatik ve ilişkisel oluyor. Çoğu kadın okudukları romanlarda, biyografilerde ya da denemelerde kendini ya da başkalarını görmeye çalışıyor. “Benim yaşadıklarımı da başkaları yaşamış mı?” ya da “Bu karakterin duyguları bana ne hatırlatıyor?” gibi sorular, kitap okumayı yalnızca bilgi değil aynı zamanda duygu ve bağ kurma aracı haline getiriyor.

Bu yaklaşımın artısı, kitapların insan ilişkilerini daha derin anlamaya yardımcı olması. Empati becerilerini güçlendirmesi. Ama eksisi de var: Bazen fazla duygusal bağ kurulduğunda, eleştirel mesafe kaybolabiliyor. Kitabın sunduğu fikirler, sorgulamadan kabul edilebiliyor.

Zeki Olmak mı, Bilgili Görünmek mi?

Bir diğer kritik nokta şu: Kitap okumak çoğu zaman bizi “zeki” yapmaz, ama “bilgili göründüğümüz” izlenimi yaratabilir. İnsanlar okuduklarını paylaşarak sosyal ortamda kendilerine entelektüel bir alan açabiliyorlar. Bu kötü bir şey değil; bilgi paylaşımı elbette değerli. Ama burada da risk var: Okumak sadece “görünmek” için yapıldığında, bilgi içselleşmeden yüzeyde kalıyor.

Toplumsal Sınıf, Erişim ve Ayrıcalık

Bir de şu soruyu sormak gerekmez mi? Kitap okumak gerçekten herkes için aynı derecede ulaşılabilir mi? Bazılarımız küçük yaşta kitaplarla dolu evlerde büyüyor, bazılarımız ise ancak okul kütüphanelerinde kitapla tanışıyor. Dolayısıyla “zeki olmak için kitap okumak gerekir” sözü, sınıfsal farkları göz ardı edebiliyor. Kitap okuma alışkanlığı bile başlı başına bir ayrıcalığa dönüşebiliyor.

Kitap Okumanın Gerçek Katkısı

Tüm bu eleştirilerin yanında şunu da teslim etmeliyim: Kitap okumak, zihni açıyor. Yeni bakış açıları sunuyor, hayal gücünü besliyor, bizi tek bir bakışa sıkıştırmıyor. Ama bu katkıyı “zeka artışı” olarak değil, “zihinsel gelişim” ve “düşünsel çeşitlilik” olarak görmek daha doğru olur.

Okuduğumuz her kitap, beynimize yeni bir pencere açıyor. Ama bu pencerelerden içeri giren ışığı nasıl kullanacağımız tamamen bize bağlı. Yani mesele kitap okumak değil, okuduklarımızı nasıl yorumladığımız, nasıl eleştirdiğimiz ve nasıl dönüştürdüğümüz.

Forum Tartışmasına Davet

Benim eleştirel bakışım bu şekilde. Ama bu tartışmayı sizin fikirlerinizle büyütmek istiyorum:

- Sizce kitap okumak gerçekten zekâyı artırır mı, yoksa sadece farklı bir görünüm mü kazandırır?

- Erkeklerin stratejik, kadınların empatik yaklaşımları bu konuda nasıl bir fark yaratıyor?

- Bilgiyi hayatına uygulayan mı daha zekidir, yoksa bilgiyi ilişkilerle anlamlandıran mı?

- Kitap okuma alışkanlığının sınıfsal boyutunu hiç düşündünüz mü?

Cevaplarınızı merak ediyorum. Çünkü belki de “zeki olmak” dediğimiz şey, yalnızca kitaplarla değil, onların dışında yaşadığımız deneyimlerle de şekilleniyor.

Kelime sayısı: 820+